Katolik kilisesinin kalbi olan Vatikan şehri dünyanın en büyük olmasa da en güzel müzesine ev sahipliği yapmaktadır: Vatikan Müzesi (Musei Vaticani).
11 müzenin birleşiminden oluşan ve “Müzelerin Müzesi” olarak adlandırılan bu dev müze kompleksi yüzlerce yıldır Papaların derlediği sanat koleksiyonlarının bir birikimidir. Bu öyle bir koleksiyondur ki dünyadaki en güzel Roma heykellerini, en meşhur Rönesans eserlerini bünyesinde barındırır. Müze kompleksinde bulunan 70.000 eserden 20.000’i sergide olup; müzeler ile birlikte ziyaret edebileceğiniz Sistina Şapeli dahil edildiğinde 54 bölüm ziyaretçilerini beklemektedir.
Bu yazımızda Vatikan Müzesi’ni detaylı bir biçimde ve müzenin gezi rotasına uygun olarak inceleyeceğiz. Vatikan Şehri’ni, Aziz Petrus Bazilikası’nı, Sistina Şapeli’ni ayrı ayrı yazılarda ele alacağımızdan bu yazının konusunu sadece Vatikan Müzesi’ne ayırdık. Dilerseniz aşağıdaki içerik tablomuzdan diğer Vatikan Müzesi bilet türleri, Vatikan Müzesi giriş ücreti ve Vatikan tur değerlendirmelerinin yer aldığı bölüme geçebilirsiniz.
İçindekiler
- 1 Vatikan Müzesi Tarihçesi
- 2 Vatikan Müzesi Bölümleri
- 2.1 Mısır Müzesi
- 2.2 Chiaramonti Müzesi
- 2.3 Braccio Nuovo (Yeni Kanat)
- 2.4 Pio-Clementino Müzesi
- 2.5 Etrüsk Müzesi
- 2.6 Candelabra Galerisi
- 2.7 Halılar Galerisi
- 2.8 Haritalar Galerisi
- 2.9 Raphael Odaları
- 2.10 Borgia Daireleri
- 2.11 Sistina Şapeli
- 2.12 Pinacoteca ( Vatikan Resim Galerisi)
- 2.13 Gregoryen Profane Müzesi
- 2.14 Pio Cristiano Müzesi
- 2.15 Görülmesi Gereken Eserler
- 3 Vatikan Müzesi Bileti ve Giriş Ücreti
- 4 Vatikan Müzesi Çalışma Saatleri
- 5 Vatikan Müzesi’ne Ulaşım
- 6 Kıyafet Kuralları ve Yasaklar
- 7 Ziyaret Tavsiyeleri
Vatikan Müzesi Tarihçesi
Dünyanın en güzel ve en büyük müzelerinden biri olan Vatikan Müzeleri’nin kuruluşu sistematik olarak Papa Clement XI Albani’nin (1700-1721) Eski Eserler Müzesi’ni kurmasına dayanmaktadır.
Aslında Vatikan Müzeleri’nin kurulmasının temelleri bu tarihten çok daha eskiye dayanır. Şöyle ki -mutlaka görmeniz gereken eserler arasında yer alan- Papa Julius II tarafından 1500’lü yılların başında “Apollon” heykelinin Vatikan bahçelerine yerleştirilmesi ve de 14 Ocak 1506’da Roma’daki Esquiline Tepesi’nde keşfedilen ünlü “Laocoon Heykel Grubunun” (MÖ 40-30) keşfi ve daha sonra Papalık koleksiyonu için satın alınarak Vatikan’a yerleştirilmesi (görseli aşağıdadır) olayı Vatikan Müzesi’nin kuruluş temeli sayılır.
Yıllar boyunca Papaların ve ailelerinin “asalet göstergesi” sayılan çeşitli koleksiyonları, hediyeler, arkeolojik keşifler, el konulan sanat eserleri ve satın almalar sadece Vatikan kompleksinin çeşitli binalarına değil, diğer Papalık konutlarına dağılmıştır. On altıncı yüzyılın başlarında bu koleksiyonlar bugün müze kompleksi olarak kabul edilebilecek şekli almaya başlamıştır. Yüzlerce yıl süren ve Papaların ve kardinallerin bu alışkanlığı ve sanata olan düşkünlüğü bugün dünyadaki en muhteşem müzelerinden birini oluşturmuştur.
Vatikan Müzesi Bölümleri
7 kilometre uzunluğundaki bir gezi alanında 6 müze, 5 galeri, Borgia ve Raphael Odaları ile Sistina Şapeli’nden oluşan Vatikan Müzeleri yaklaşık 1.400 odada dünyanın en önemli eserlerine ev sahipliği yapmaktadır ve giriş ücretini sonuna kadar haketmektedir.
Vatikan Müzesi’nin bölümlerini Vatikan girişinde ücretsiz sunulan resmi haritadaki gezi planına uygun olarak sıralayıp anlattık. Vatikan Müzesi’nin bölümleri genel hatlarıyla aşağıdaki harita çalışmamızdaki gibidir:
Her bölümde mutlaka görülmesi gereken eserleri ismen belirttik. Bu eserlerden seçtiklerimize ilişkin detaylı anlatımlara yer verdik. Bölümleri anlatmaya Mısır Müzesi ile başlayalım.
Mısır Müzesi
1839’da Papa Gregory XVI tarafından kurulan Mısır Müzesi, boyalı ahşap tabutlar gibi ölüm ve mezar ayinleri ile ilgili parçaların yanı sıra, hiyerogliflerle yazılmış steller ve hiyerogliflerle yazılmış taşlar da dahil olmak üzere çok sayıda heykel parçası ve eser barındırmaktadır.
Mısır Müzesi’nde yer alan eserlerin çoğu Roma ve çevresindeki kazılardan buraya getirilmiştir ki bu Romalıların Antik Mısır’a ve sanatına duyduğu ilgiyi ve de Antik Roma – Mısır ilişkisini göstermektedir. Papaların Antik Mısır’a duyduğu ilgiyi de bu müzedeki satın alınan ve derlenen koleksiyonlardan görebilirsiniz. Bu bölümde sadece Mısır medeniyetine ilişkin eserler sergilenmemekte olup; Asurlulara ait bir çok eseri de müzede bulabilirsiniz.
Bu bölümde görmenizi önereceğimiz eserler: Roma yakınlarında yer alan Tivoli’den getirilen Mısır eserleri ve kopyaları (3’üncü odaya mutlaka uğrayınız), Papirüsler, Kraliçe Hetep-Heret’in mumyası, 2. Ramses’in annesinin heykeli.
İpucu: Bu müzeden Vatikan Müzeleri’nin sembollerinden biri olan Cortile della Pigna’ya (görseli aşağıdadır) erişim vardır. Dilerseniz müze ziyaretinizin ardından burada mola verebilir, kahve içebilir, yiyecek bir şeyler atıştırabilirsiniz.
Cortile della Pigna’da yer alan ve 2.000 yıllık bir çeşmeye ait olan devasa çam kozalağı heykelini mutlaka incelemenizi öneriyoruz. Ayrıca avluda Arnaldo Pomodoro tarafından yapılan ve 1990 yılında yerleştirilen Küre içinde Küre – Sphere with Sphere heykeli de Vatikan Müzeleri’nin sembollerinden biri olup; burada çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Chiaramonti Müzesi
19. yüzyılın başlarında Papa, büyük Graeco-Roman heykeltıraşlarını sergilemek için kendi adını alan bu müzeyi kurmuştur. Heykel koleksiyonu nefes kesen güzelliktedir. Chiaramonti Müzesi’nde, yaklaşık 1.000 Roma heykeli mevcuttur. Müzede sergilenen heykel koleksiyonunda yer alan heykellerin neredeyse tamamı kusursuz şekilde korunmuştur.
Bu bölümde görmenizi önereceğimiz belli başlı eserler: Yayını çeken Eros heykeli, Augustus büstü (2 numaralı heykel), Tiberius heykeli (4 numaralı), Kartal ile Ganymede heykeli (5 numaralı heykel), Sonbahar heykeli (7 numara) Çiçero büstü (12 numaralı heykel) , Ulysses (18 numaralı heykel), Yaşlı bir adamın portresi (17 numaralı heykel), Hadrian Büstü (74 numara).
Braccio Nuovo (Yeni Kanat)
Yeni kanat anlamına gelen Braccio Nuovo, Chiaramonti Müzesi’nin devamında yer almaktadır. Papa Pius VII Chiaramonti tarafından görevlendirilen mimar Raffaele Stern tarafından tasarlanmıştır. Uzun koridor Roma İmparatorluğu’nun en güzel heykel örneklerini barındırmaktadır.
Bu bölümde görmeniz gereken eserler şunlardır: Prima Portalı Augustus heykeli ( numarası: 14), Nil heykeli, Dinlenen Satry heykeli (numara: 117), Athena heykeli (numara: 111), Silenus çocuk Dionysus ile (numara: 11), Yaralı Amazon (numara: 67) Şimdi bu eserlerden ikisini detaylı inceleyelim.
Augustus from Prima Porta Eseri
Braccio Nuovo’daki bu muhteşem eser 1863 yılında İmparator Augustus’un karısı Livia’nın Prima Porta’daki villasında bulunmuştur. Muhtemelen imparatorun ölümünden sonra M.S 14 yılında yapıldığı düşünülmektedir.
Heykel Roma sanatı ile imparatorun ideolojisini birleştirmiştir. Şöyle ki bu heykelde imparatorun askeri yönünü ve Roma dinini koruyucu yönünün vurgulandığını görmekteyiz. İmparator “Regalia” adı verilen askeri bir kostüm giymiştir ve bir eli havada birliklerine hitap etmektedir. Antik Yunan’dan esinlenilerek imparatorun bedeni kusursuz bir sporcu bedeni şeklinde tasvir edildiğini söyleyebiliriz.
Augustus’un sağ bacağında yer alan yunus süren aşk tanrısı figüründe yunus Augustus’un kazandığı büyük deniz zaferlerini; aşk tanrısı ise Augustus’un tanrısal bir yönü olduğunu sembolize eder. Heykelin ayağının çıplak olarak tasvir edilmesi de bu imgeyi desteklemektedir: “tanrılar ayakkabı giymez”.
Augustus’un göğsünde yer alan kabartmalar onun “Pax Romana” olarak adlandırılan ve 200 yıl sürecek Augustus Barışı’nı getirecek olan savaşlarını sembolize etmektedir. Göğüs plakasının yanlarında İmparator Augustus tarafından fethedilen ülkelerin kadın olarak sembolize edilmiş kabartmaları yer almaktadır.
Nil Tanrısı Heykeli
Braccio Nuovo’da sergilenen Nil heykeli; Antik-Roma ve Antik Mısır uygarlıklarının etkileşiminin güzel bir örneğidir. Roma’nın merkezinde 1513 yılında yapılan kazılarda bulunan heykelde Mısır’da yer alan Nil Nehri’nin tanrı şeklindeki figürü sembolize edilmiştir. Nil Tanrısı heykeldeki sakallı adamdır, etrafındaki çocuklar Nil Nehri’nin yükselip alçalmasını sembolize eder. Heykelde dikkat etmeniz gereken diğer bir nokta ise su aygırları, timsahlar gibi nil hayvanlarıdır. Heykel tam anlamıyla Nil nehrini tasvir etmektedir.
Pio-Clementino Müzesi
Papa Clement XIV tarafından 1771 yılında kurulan Pio Clementino Müzesi; Papalık Devleti’nin 16’ıncı yüzyılın başında yaptığı arkeolojik kazılar başta olmak üzere klasik eserlerin sergilenmesi maksadıyla kurulmuştur. Kusursuz biçimde günümüze ulaşmış heykeller, lahitler, muhteşem mozaikler gibi sanatsal değeri paha biçilmez eserleri bünyesinde barındırmaktadır.
Müze bir çok bölüm ve odadan oluşmaktadır. Müze ziyareti Vatikan Müzesi resmi planına göre Yunan Haçı Odası (Greek Cross Room) ile başlamaktadır.
Yunan Haçı Odası
Bu bölümde görmeden geçmemeniz gereken 2 büyük lahit dikkat çekmektedir. İstanbul’un kurucusu olan İmparator Konstantin’in annesi Helena’ya ve kız kardeşi Constantina’ya ait olduğu düşünülen lahitler burada sergidedir. Mısır’dan getirilen porfir mermerden (mor renkli porfir mermer lahitler genellikle imparatorluk ailesi lahitlerinde kullanılmıştır, bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde örneklerini görebilirsiniz.) yapılan ve İstanbul’u 11 Mayıs 330’da kuran İmparator Büyük Konstantin’in annesi Helena’ya ve de imparatorun kız kardeşi Konstantina’ya ait olduğu düşünülen bu lahitler; 1771’de Roma’da Via Labicana’da bulunarak Vatikan’a getirilmiştir.
Ayrıca bu bölümde yer alan Athena büstlü taban mozaiği de kayda değerdir.
Bu bölümü ziyaretinizin ardından yine mutlaka görmeniz gereken bir yer olan Sala Rotunda’ya geleceksiniz (Yuvarlak Oda – Round Room).
Sala Rotunda (Yuvarlak Oda)
Aşağıda görseline yer verdiğimiz bu bölüm; Roma’daki Pantheon Tapınağı’nın bir kopyasıdır. Kubbeye bakarsanız mini bir kopyası olduğunu farkedeceksiniz.
Ortada yer alan ve mozaik zeminin üstüne yerleştirilmiş devasa porfir mermerin, İmparator Neron’un sarayı olan Domus Aurea’nın kalıntılarında bulunmuştur. İmparatorun küveti olduğu düşünülmektedir. Antik Roma’nın limanı olan Ostia Antica kentinin hamamlarından getirilen mozaik zeminde Yunan mitolojisinde yarı insan yarı at bir yaratık olan Kentaurlar’ı göreceksiniz. Bu odada yani Round Room’daki heykeller benzersizdir.
İmparator’un küvetinin arkasında Heracles’in (Yunan mitolojisinde adı Herkül’dür) devasa bronz heykelini göreceksiniz. Bu heykel günümüze ulaşan tek bronz örneğidir. Antik dönemde bu heykele yıldırım çarptığı, bu olayın ise Romalılarca kötü bir alamet olarak kabul edilerek heykelin toprağa gömüldüğü, bu sayede günümüze dek ulaştığı düşünülmektedir. Heykel 1864 yılında bulunmuştur.
Odaya girdiğinizde ilk göreceğiniz heykel 4 numaralı Antinous’un devasa heykelidir. Antinous İmparator Hadrian’ın sevgilisidir. 18 yaşında Nil Nehri’nde boğulduktan sonra imparator tarafından tanrı ilan edilmiştir. 13 numaralı heykel Roma imparatoru Galba’ya aittir. 16 numarada İmparatoru Cladius’un heykeli Jupiter olarak tasvir edilmiştir. 6 numaralı heykel Demeter heykelidir. Bu bölümde acele etmeden güzel zaman geçirmenizi öneriyoruz.
Bu bölümden sonra Muses Salonu – Hall of the Muses (Sala delle Muse) odası sizi bekliyor.
Muses Salonu
Muses Salonu’nda Sebastiano Conca tarafından boyanan tavana bakmayı ihmal etmeyin. Bu odanın merkezinde “Torso del Belvedere” heykeli mutlaka görülmeli ve incelenmelidir. Her ne kadar küçük bir bölümü bize ulaşsa da bu heykel Rönesans sanatçılarına özellikle de Michelangelo’ya ilham kaynağı olmuştur.
Bu bölümü izleyen odanın adı: Hayvanlar Salonu– Sala Degli Animal’dır.
Hayvanlar Salonu
Taş hayvanat bahçesi olarak da adlandırılan bu Sala Degli Animali’de Meleager heykelini (40 numara), renkli leopar heykelini, boğa öldüren Mithras heykelini (150 numaralı heykel), aslan boğa mozaiğini, geyiğe saldıran köpek heykelini görmenizi öneririz.
Bu odayı ziyaretimizin ardından Heykeller Galerisi ve Büstler Salonu’na geçeceğiz (Galleria Dei Busti).
Heykeller Galerisi
Heykeller Galerisi’nde Roma imparatorlarının büstleri ve antik Roma & Yunan heykelleri yer almaktadır. Bu bölümde yer alan 62 numaradaki Apollo Sauroktonos heykelini görmeden geçmemenizi öneriyoruz.
Heykeller Galerisi ve Büstler Salonu’nun ayrıca “Cabinet of Masks” – Maskeler Odası olarak adlandırılan bir bölümü daha vardır. Bu bölümü gezerken bu odaya da uğrayabilirsiniz. Maskeler odası adını sergilenen mozaiklerde bulunan maske tasvirlerinden almıştır. Bu odada yer alan “Knidos Afroditi” heykelini görmenizi öneriyoruz. Ayrıca Knidos Afroditi’nin sağında yer alan “Üç Güzeller” heykeli de görmeye değer bir eserdir.
Sekizgen Avlu: Müzelerin Kalbi
Heykeller Galerisi’nin ziyaret ettikten sonra Hayvanlar Salonu’nda yer alan bir kapıdan geçerek Sekizgen Avlu’ya geçeceksiniz. (Octagonal Courtyard) Mutlaka görmeniz gereken bu bölüm Vatikan Müzeleri’nin çekirdeği sayılır. Bu bölüm ilk zamanlarında portakal ağaçlarının olduğu bir iç avludan ibaretti. Papa Julius II, 1503 yılında göreve geldikten sonra antik heykelleri bu avluya ekledi ve Vatikan Müzeleri’nin koleksiyonu oluşmaya başladı.
Bu bölümün barındırdığı üç şaheser heykel dünya çapında meşhurdur. Bunlardan birincisi ve müzelerin temeli sayılan heykel “Laocoonte – Laokoon ve Oğulları heykel grubu”; ikincisi “Apollo Belvedere”; üçüncüsü ise “Perseus’un Zaferi” eseridir. Bu eserlere ilave olarak Belvedere Hermes, Nehir Tanrısı heykeli, Creugas ve Damoxenos heykelleri de görülmeye kesinlikle değerdir.Heykel numaraları silik olduğu için paylaşamadık ancak muhakkak dikkatinizi çekecektir. Sadece buradaki heykeller bile Vatikan Müzesi bileti almak için değerdir. Şimdi bu eserlerden üçünü detaylı olarak inceleyim.
Laocoön ve Oğulları
Bu heykel grubu 1506 yılında Roma’da, İmparator Nero’nun sarayı yakınlarındaki Esquiline Tepesi’nde bir bağda bulunmuştur. Kazı çalışmasını bizzat Papa’nın ziyaret ettiği söylenir. Eserin restore edilmesinin ardından Vatikan’a taşınan heykel döneminde çok büyük beğeni almıştır. Michelangelo da bu eserin keşfinde bizzat bulunmuş, ardından eseri incelemiş ve de Sistina Şapeli’nde kullandığı çıplak figürlerde bu eserden ilham almıştır.
Heykel, Truva’ya tahta at ile girmeye çalışan Yunanlılar’a karşı Truva halkını uyaran ve sahildeki tahta atı kente almamalarını söyleyen Laokoon’un (Laocoön) Yunan tanrısı Athena tarafından denizden gönderilen iki yılanla cezalandırılarak öldürülmesi temasını işler.
Bir rahip olan Laokoon’un yanında iki oğlu vardır. Rahibin büyük oğlu yılandan kurtulmak için mücadele ederken, küçük oğlunda yılanın ısırmasının acısı ifadesi vardır. Rahip Laokoon ise kendisini ısırmak üzere olan yılanı tutmuştur. Heykelde Laokoon ve oğullarının yüzlerindeki yoğun efor ve acı ifadeleri ve bu üç kahramanın kendilerini ölümcül kavramadan kurtarmaya yönelik dramatik, umutsuz girişimleri çarpıcı bir şekilde tasvir edilmiştir.
Romalı yazar ve filozof Plinus’un (ölüm M.S.79) kaydettiğine göre bu heykel Rodoslu üç heykeltraş tarafından yapılmış; İmparator’un sarayında yer almıştır. Heykelin yapım tarihi konusunda tartışmalar mevcut olsa da hakim görüş ve bulunan yazıtlar eserin M.Ö 1’inci yüzyılda (40-30 yılları arası) yapıldığıdır.
Bu eser Napolyon tarafından İtalya’nın işgalinde Vatikan’dan çalınmış, Louvre Müzesi’ne götürülmüş ancak Napolyon’un yenilgisinden sonra Vatikan’a iade edilmiştir. Eserin sağ kolu yanlış monte & restore edilmiştir. Heykelin orjinal sağ kolu 1905 yılında bulunmuş, uzmanlar 1960 yılında kolun orjinalliğini doğrulamıştır. 1980’li yıllarda ise kolun yerine yerleştirilmesi ile bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Apollo Belvedere
M.S 2’inci yüzyıla tarihlenen bu heykelin Antik dönemin 7 harikasından biri sayılan Bodrum’daki Halikarnas Mozolesi’ndeki (M.Ö 330-320) orjinal bronz halinin bir kopyası olduğu düşünülmektedir. Antik Çağ’da büyük beğeni toplayan bu tasvire birçok antik kentte rastlanılmıştır.
İşte bu tasvirlerden günümüz ulaşan en güzel ve en kusursuz ulaşanı belki de Vatikan Müzesi’ndeki bu eserdir. Vatikan Müzeleri’nin temelini atan Papa Julius II, göreve geldikten sonra 1508 yılında bir Roma’daki bir kardinalin sarayında yer alan bu heykeli Vatikan’a getirmiştir. Heykelin bugüne ulaşan kusursuz durumu nedeniyle muhtemelen hiç gömülmediği düşünülmektedir.
Apollo mitolojide güneş tanrısı, müziğin ve sanatın tanrısı, kehanet tanrısıdır. Aynı zamanda okçu tanrı olarak da bilinir ve genellikle elinde ok ile tasvir edilmiştir.
224 cm uzunluğundaki bu heykelin hangi mitolojik hikayeyi tasvir ettiğine dair tam olarak bir bulgu yoktur. Ancak bir “okçu tanrı” olan Apollo’nun başlangıçta sol elinde tuttuğu yay ile bir ok bıraktığı ileri sürülmektedir. Sol elindeki küçük parçanın bu yaya ait olduğu öne sürülmektedir. Bazı uzmanlar da bu heykelin Apollo’nun yılanı öldürdüğü anı temsil ettiğini öne sürmektedir. Heykelin solunda yer alan bir piton olabilecek yılan, bu görüşe dayanak teşkil etmektedir.
Bu eseri Napolyon İtalya’yı işgal ettiğinde Vatikan’dan alarak Louvre Müzesi’ne getirmiş olup; Napolyon’un mağlubiyetinden sonra heykel Vatikan’a geri dönmüştür. Heykelin Napolyon’un en sevdiği eser olduğu söylenmektedir.
Apollo heykeli kendinden sonra birçok esere ve sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Apollo figürü erkek güzelliğinin sembolüdür. Sekizgen Avlu’da yer alan Canova’nın “Perseus’un Zaferi” eserinde de bu esinlenmeyi görebilirsiniz. 1972 yılında aya iniş yapan ABD’nin Apollo-17 ekibinin de sembolü bu heykel olmuştur.
Pio Clementino Müzesi’nin ardından Vatikan Müzesi planına göre merdivenlerden yukarı çıkarak Etrüsk Müzesi’ni keşfedebiliriz.
Perseus’un Zaferi
Bu eser modern bir eserdir. Antonio Canovo tarafından 1800 yılının sonunda sadece birkaç ayda oyularak yapılmıştır. Pope Pius VII Chiaramonti tarafından satın alınmıştır.
Heykel, birçoğumuzun bildiği Medusa’nın başının yarı tanrı Perseus tarafından kesilmesi ve muzaffer bir şekilde sol elinde tutmasını tasvir etmektedir. Medusa’nın yüzünde dehşet ifadesi vardır. Mitolojiye göre Perseus, kendisine bakanları taşa dönüştüren Medusa’ya doğrudan bakmaktan kaçınmak için Athena’dan aldığı parlak bir kalkan kullandı ve başını kesmeyi başardı. Bu eser Antonio Canovo tarafından yapıldıktan sonra bir çok replikası yapılmıştır.
Etrüsk Müzesi
2000 metrekarelik bir alanda 22 odadan oluşan ve tam adı “Gregoryan Etrüsk Müzesi” olan Etrüsk Müzesi; İtalya’nın gizemli Etrüsk geçmişine ışık tutmaktadır ve dünyadaki en büyük ve güzel Etrüsk eserleri koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapmaktadır.
Etrüsklerin M.Ö 12’inci yüzyılda Anadolu’dan İtalya’ya göç etttiği düşünülmekte olup; M.Ö 8 ile M.Ö 3’üncü yüzyıllar arasında İtalya coğrafyasında etkili olmuşlardır. Kültürleri ardılları olan Roma İmparatorluğu’nu her anlamda etkilemiştir.
Özellikle Roma çevresindeki nekropollerden getirilen eserler Pope Gregory XVI’nin çabalarıyla bu müzede derlenmiş ve 1837 ylında müze açılmıştır. Müzenin 22 odası genellikle eserlerin cinsine göre ayrılmıştır. Bronz eserler, pişmiş toprak eserler, mücevherler, taş eserler ayrı odalarda sergilenmektedir. Ayrıca gaz lambaları için, vazolar için seramik eserler için, ölü küllerinin saklandığı kaplar için ayrı odalar bulunmakta olup bazı odalar da kişilerin Vatikan’a bağışladığı Etrüsk koleksiyonlarından oluşmaktadır.
Bu bölümde mutlaka görülmesi gereken eserler şunlardır: 2 no’lu odada yer alan Cerveteri’deki yüksek rütbeli 2 kişi için inşaa edilen nekropolde (mezarlık) bulunan dokunulmamış eserler burada sergilenmektedir. Mezar eşyaları arasında, bronz bir yatak, bir mezar arabası, bronz bir taht, gümüş sofra takımlarının yanı sıra altın, özellikle de büyük bir altın Fibula (Fibula, hem erkek hem de kadınlar tarafından kıyafetleri sabitlemek için kullanılan bir tür güvenli iğnedir) ve altın bir zırh gibi çeşitli nesneler vardır.
Bronz eserlere ayrılan 3 no’lu odada yer alan M.Ö 5’inci yüzyılın sonlarından kalan 141 cm yüksekliğindeki “Mars of Todi – Todi Marsı” eserini mutlaka görünüz. Bu bronz heykel, göğüs plakası giymiş ve demir bir mızrağa yaslanmış etrüsk bir savaşçıyı tasvir etmektedir. Ayrıca bu odada yer alan bronz aynalar görülmeye değerdir.
4 no’lu oda taş eserlere ayrılmış olup bu odada mezar girişinde bulunmuş 2 aslan heykeli görülmeye değerdir. Bu aslan heykelinin hemen yanında yer alan taştan oyulmuş at başları ve iki dilde yazılmış mezar steli de görülmeye değerdir. 8 no’lu odada yer alan Etrüsk altın takıları; Etrüsk sanatının en güzel örneklerindendir. Özellikle altın küpeleri incelemenizi öneriyoruz. 10’uncu odada ölülerin küllerinin konulduğu kaplar sergilenmekte olup; “Ölmek üzere olan Adonis” kül kabı görülmeye değerdir. (görseli aşağıdadır)
Candelabra Galerisi
Yaklaşık 80 metre uzunluğundaki Candelabra Galerisi’nde, Roma Dönemi’nden çeşitli arkeolojik eserler ve çok sayıda heykelin Yunan orijinallerinin Roma kopyaları sergilenmektedir. Galeri, MS 2. yüzyıldan kalma mermerden yapılan son derece güzel şamdanlarla 6 bölüm halinde salonlara ayrılmıştır. Galerinin adı bu şamdanlardan gelmektedir.
Bu bölümde görmeniz gereken eserler: 12 numaralı Natürmort Mozaiği, 14 numaralı Ganymede ve Kartal heykeli, 20 numaralı Efes Artemisi heykeli, 29 numaralı Dionysus heykeli, 32 numaralı Pers Savaşçı heykeli, 68 numaralı Avcı Diana heykeli mutlaka görmeniz gereken eserlerdir.
Halılar Galerisi
Şamdanlar Galerisi’nden sonra ziyaret edebileceğiniz Halılar Galerisi’nde (Galleria degli Arazzi) 800 metre boyunca Michelangelo’nun çağdaşı olan Raphael’in çizimlerini yaptığı ve İsa’nın yaşamını tasvir eden 12 halı bulunmaktadır. 12 halı iki gruba ayrılmaktadır. Birinci grup İsa’nın çocukluğuna adanmıştır, ikinci grup ise İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra meydana gelen olayları göstermektedir.
Halılar Pieter van Aelst tarafından Brüksel’de dokunmuş olup; en önemli eserler Akil Adamların Hayranlığı ve Diriliş’tir.
Haritalar Galerisi
Sistina Şapeli’ne giden güzergâhta, 120 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğinde, benzersiz bir Haritalar Galerisi (Galleria Delle Carte Geografiche) bulunmaktadır. Galeri, Papa Gregory XIII’nin talimatıyla 1580-1583 yılları arasında tamamlanmıştır. Haritalar Galerisi, İtalya’yı ve Papalık Devleti’nin diğer bölgelerini gösteren 40 adet fresk boyalı haritadan ve muhteşem tavan süslemelerinden oluşmaktadır. Coğrafi haritaların yanı sıra savaş alanları da gösterilmektedir. (Örneğin; Osmanlı Devleti’nin 1565 yılında gerçekleştirildiği başarsız Malta Kuşatması gibi)
Haritalar Galerisi’nde yer alan her haritanın üstünde, Latince olarak her bölgenin adını görebilirsiniz. Galeriye girdiğinizde sol tarafınızda kalan Sicilya haritasını incelemeyi ihmal etmeyin. Galeri boyunca sıralanan coğrafi haritalardan sonra galerinin sonunda genel coğrafi harita olarak sağınızda ve solunuzda iki büyük İtalya haritası yer almaktadır. Haritalardan biri eski İtalya’yı diğeri ise yeni İtalya’yı temsil etmektedir. Bu haritalar aynı olmasına rağmen, bölgelerin adlarının farklı olduğunu göreceksiniz. Bu iki harita esasen aynıdır ancak eski İtalya haritası üstündeki yer adları Antik Roma dönemi adlarıdır.
Ayrıca galerinin sonunda yer alan panoramik Venedik haritası çok güzeldir. Eğer bir fotoğrafını çekerseniz bugün dahi kullanabileceğiniz söylenmektedir.
Haritalar Galerisi’ni ziyaret ettiğinizde muhteşem tavan süslemeleri dikkatinizi çekecektir. Tavanda resmedilen olaylar İtalya’nın bölgelerine ait tarihi öykülerdir.
İpucu: Galeride yer alan pencereler yüksek olmasına rağmen Vatikan bahçelerinin çok güzel manzarasını sunmaktadır. Eğer uzanabilip bakabilirseniz seyretmenizde fayda var. Haritalar Galerisi ziyaretinizde fotoğraf çekerken flaş kullanmamaya özen gösterin. Fresklere zarar vereceği düşüncesiyle flaşla fotoğraf çekmek yasaklanmıştır.
Raphael Odaları
Raphael Odaları ya da diğer bilinen adıyla “Stanze” & “Stanze di Raffaelo” büyük ressam Raffaello Sanzio da Urbino, yani Raphael tarafından Vatikan Müzeleri’nin temelini atan Papa 2’inci Julius’un kişisel kullanımı için yapılmıştır. Hepimizin bildiği, tarih kitaplarından sanat kitaplarına birçok yerde görselini gördüğünüz meşhur “Atina Okulu” burada sizi beklemektedir.
Şimdi Raphael Odaları’nın bölümlerini ve tarihçesini olabildiğince kısa ve öz olarak aktarmaya çalışalım.
Bunun Papa 2’inci Julius göreve geldikten sonra hiç hazzetmediği (aslına hiçbir katolik hazzetmez) Borgia ailesine mensup Papa VI. Alexander’ı her anlamda geride bırakmak istiyordu. Alexander’ın kullandığı Borgia dairelerinde yaşamayı reddetti. Borgia’ların dairelerine kilit vuruldu, duvarları siyah boyayla kaplandı. Buranın hemen üstünde yer alan bölümü yani Raphael Odaları’nı yeni dairesi olarak seçti.
Bu yeni daireleri hazırlamak görevi ise ünlü Rönesans ustası Raphael’e verildi. Raphael, Vatikan’a geldiği 1509 yılında burada çalışmaya başladı 1513’te Papa Julius’un ölümünden sonra Raphael, Papa X. Leo ile anlaşarak bu odaların dizaynına devam etti. Raphael’in 1520’deki ani ve genç ölümünden sonra yardımcıları Konstantin Salonu’ndaki fresklerle projeyi bitirdi.
Şimdi buradaki 4 odayı ziyaret sırasına göre inceleyelim:
Sala di Costantino (Konstantin Salonu)
İlk ziyaret edeceğiniz oda olan Konstantin Salonu; resepsiyonlar ve resmi törenlerde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Odada yer alan duvar resimleri Raphael’in 1520’deki ani ölümünden sonra onun çizimlerine dayanarak öğrencileri tarafından tamamlanmıştır. Oda adını aynı zamanda İstanbul’un kurucusu olan ilk hristiyan imparator Büyük Konstantin’den almaktadır.
Bu odada bizi 4 önemli duvar resmi beklemektedir. Birincisi “Haç Vizyonu” eseridir. Savaş öncesinde imparator Konstantin’e gökyüzünde görünen haç sembolünün ona zaferin yolunu işaret etmesini anlatmaktadır. İkinci eser Konstantin’in Maxentius’a karşı olan savaşıdır. Bu eserde imparator Konstantin’in Maxentius’u yenerek Roma’nın hakimi olması ve hristiyan dininin paganizme karşı mutlak galibiyeti resmedilmiştir.
Üçüncü eser Konstantin’in vaftiz edilmesini konu almaktadır. Dördüncü eser ise Konstantin’in elindeki altın heykel ile sembolize edilen Roma kentini diz çökerek papaya sunmasını tasvir etmektedir. Konstantin Salonu’nun tavan süslemeleri muhteşemdir. Ayrılmadan tavana bakmayı unutmayın.
Stanza di Eliodoro (Heliodorus Odası)
Bu oda Papa’nın özel ziyaretçileri için kullanılmıştır. Raphael, bu odada Papa’nın kütüphanesindeki / imza odasındaki resimlere nazaran daha dinamik figürler tercih etmiştir.
Odadaki ilk iki eser Aziz Petrus’un bir melek tarafından kurtarılışı, Papa Leo ve Attila’nın karşılaşması (arka planda resmedilen Kolezyum’a dikkat edin) eseridir. Heliodorus’un sınır dışı edilmesi resmi ise odaya adını vermiş olup, Tanrı’nın Kudüs tapınağından değerli eşyaları çalmaya çalışan Heliodorus’un atılmasını göstermektedir. Odada yer alan son resim olan Bolsena Mucizesi adlı eserde Raphael kendini resmetmiştir. Size bakan figür Raphael’dir 🙂
Stanza della Segnatura (İmza Odası)
Geldik Atina Okulu’nun olduğu odaya. Stanza della Segnatura Papa tarafından kütüphane ve özel ofis olarak kullanılmıştır. Bu oda Raphael’in tasarladığı 4 odadan en ünlüsüdür ve tamamen Raphael tarafından boyanmıştır.
Odada 4 duvar resmi olmasına karşın tüm zamanınızı ve dikkatinizi Atina Okulu’na vermenizi öneririz. Şimdi Atina Okulu’nu detaylı olarak inceleyelim.
Atina Okulu
Yüksek Rönesans’ın başlagıcı sayılan Atina Okulu; Vatikan Müzesi’nin ikinci katında Raphael Odaları’nın, Stanza della Segnatura (İmza Odası) bölümünde yer almaktadır. Eser Raphael tarafından 1509-1511 yılları arasında yapılmıştır. Papa hayran kaldığı bu eserin olduğu odayı ofis ve kütüphane olarak kullanılmıştır.
Raphael, farklı zamanlarda yaşayan antik çağın ve rönesansın figürlerini tek çatı altında birleştirmiştir. Atina Okulu’nda toplam 59 figür vardır. Raphael eserdeki karakterlerin kimliklerini belirtmemiştir ancak sanat tarihçileri ve akademisyenler arasında figürlerin kimlikleri konusunda görüş birliği mevcuttur.
Eserin merkezinde tarihin en önemli filozoflarından ikisi, solda Platon ve sağda Aristoteles vardır. Yaşlı ve gri saçlı Platon solda durur ve parmağını gökyüzüne doğru işaret etmektedir. Yanında ve onun bir-iki adım önünde yürüyen ise öğrencisi Aristotelestir. İkisi de sol ellerinde kitaplarının bir kopyasını tutar. Platon’nun kitabı Timeo (Diyaloglar), Aristo’nun kitabı ise Etica (Etik)’tir. Eserde yaşlı figür olan Platon’un modellemesinde Leonardo da Vinci’nin kullanıldığı düşünülmektedir.
Platon, felsefesinde, çevremizde gördüğümüz dünyanın, ebedi ve değişmeyen (ve iyilik ve güzellik gibi şeyleri içeren) daha yüksek, daha gerçek bir gerçeğin gölgesi olduğunu anlatır ve eserde elini yukarı kaldırarak bunu işaret etmektedir. Aristoteles ise elini öne doğru (doğaya-yere doğru) tutmaktadır. Çünkü onun felsefesinde tek gerçeklik, görme ve dokunma ile görebildiğimiz ve yaşayabildiğimiz gerçekliktir.
Eserde tüm Raphael’in resimlerinde olduğu gibi, sanatçı Rönesans renk paletini belirli karakterleri vurgulamak ve izleyicinin dikkatini kontrol etmek için kullanmıştır. Platon mor ve kırmızı giymektedir, onun renkleri sırasıyla havayı ve ateşi yansıtır. Bu elementlerin ağırlığı yoktur ve diğerlerine göre daha az somuttur. Aristoteles’in kıyafetleri ise yeryüzünün ve suyun somut ağırlığını yansıtacak şekilde kahverengi ve mavidir. Bu elbiselerin renklerindeki karşıt unsurlar, Platon için ilahi ve ruhsal ve Aristoteles için somut ve dünyevi olarak her iki filozofun ayrımını temsil eder.
Sanat tarihçileri ve akademisyenler, Atina Okulu’nun merkezine yerleştirilen felsefelerdeki bu bölünmenin resmin ana teması olduğunu savunuyorlar. Nitekim eğer eserin ortasına yani Platon ve Aristoteles arasına bir çizgi çizecek olursak Platon tarafında kalan filozof ve bilim insanları Platon’a ve idealizme Aristoteles tarafında kalanlar ise Aristoteles’in görüşüne yani realizme yakındır. Eserde Platon tarafında yukarıda yer alan dev heykel, tanrı Apollo olup güneşin, müziğin, hakikatin ve şifanın tanrısı iken; Aristoteles tarafında yer alan dev heykel ise bilgeliğin ve adaletin tanrıçası Minerva’ya (Athena) aittir.
İkinci fresklerinin aksine, Stanza della Segnatura (1508-11) neredeyse tamamen Raphael’in kendisi tarafından dekore edilmiştir.
Raphael’in eseri içine yerleştirdiği binayı resmederken o esnada Aziz Petrus Bazilikası’nı inşaa eden uzak akrabası ve arkadaşı olan Bramante’nin ilk planlamalarından ve de Roma Forumu’ndaki antik yapılardan esinlendiği düşünülmektedir. Vatikan ziyaretinizde Aziz Petrus Bazilikası’ndaki kemerlere bu benzerlik açısından göz atmanızı öneriyoruz.
Figürlerde kaldığımız yerden devam edelim..
Platon’un tarafında sol üstte Sokrates yer almaktadır. Yeşil elbise giymiştir ve elleriyle parmak hesabı yaparak bir şeyler anlatmaktadır. Sokrates’in karşısındaki asker başlıklı kişinin Sokrates hayranı general Alkibiades olduğu kabul edilmektedir. Eserde bu tasvirlerin altında yani solda en alt köşede Pisagor ve İbn-i Rüşd (ayakta ve beyaz sarıklı) tasvir edilmiştir.
Şimdi de Eserde sol alttan ortaya doğru gelmenizi istiyoruz. Atina Okulu’ndaki belki de en ilginç figür filozof Heraclitus’tur. Bu tabloyu görüntülerken bize en yakın oturan figür. Mor bir elbise ve turuncu bot giyiyor. Bu figürün, Raphael’in Atina Okulu’nu boyadığı sırada Sistina Şapeli’nin tavanını boyayan Michelangelo Buonarroti’de modellendiği söyleniyor. Yapılan sıva analizlerine göre ve de Raphael’in orjinal çizimlerine göre bu eser Atina Okulu’na en son ilave edilmiştir.
Aynı dönemde çalışmalarına rağmen Raphael ile Michelangelo’nun arası iyi olmamıştır. Bir hikayeye göre, Michelangelo’nun Sistina Şapeli’nin tavanını boyarken o esnada Vatikan’da Aziz Petrus Bazilikası’nın mimarı olarak çalışan uzak akrabası Bramante, Raphael’in Michelangelo’nun çalışmalarına kurallarına aykırı olarak bir göz atmasına izin vermiştir. Burada Michelangelo’nun çalışmalarına Papa’nın dahi bakmasına izin vermediğinin altını çizmek gerekir. Raphael de bunun karşılığı olarak Michelangelo’yu esere ilave etmiştir.
Eserde Aristoteles’in ayak ucundaki merdivenlere uzanmış şekilde resmedilen figür Diyojen’dir. Diyojen’den sağa doğru geldiğinizde etrafındaki kalabalığa elindeki pergel ile çizimler yaparak bir şeyler anlatan kişi Öklid’dir.
Büyük matematikçi ve astronom olan Ptolemy (diğer adı Batlamyus), sırtı dönük bir şekilde Öklid’in hemen yanındadır. Sarı bir elbise giymiştir ve elinde bir küre tutmaktadır. Onun önünde diğer küre tutan sakallı adamın astronom Zoroaster olduğu düşünülmektedir. İlginç bir şekilde, Zoroaster’in yanında duran, siyah şapkalı adam Raphael’in kendisinden başka bir şey değildir. Raphael izleyiciye bakmaktadır.
Atina Okulu, Raphael 28 yaşında tamamlanmış olmasına rağmen, Raphael’in yaşamak için sadece dokuz yılı daha vardı. 37 yaşında, 6 Nisan 1520’de doğum gününde öldü. Papa’nın Raphael’in cenazesinde kendini tutamayarak ağladığı söylenir.
Stanza dell’Incendio del Borgo (Borgo’daki Yangın Odası)
Papa Julius’un halefi olan Papa 5’inci Leo tarafından yaptırılmıştır. Bu odada Aziz Petrus Bazilikası önündeki mahallede çıkan yangının mucizevi bir şekilde söndürülmesi anlatan duvar resmi, Charlemagne’nin Taç Giymesi ve Ostia Savaşı resmedilmiştir.
Borgia Daireleri
Raphael Odaları ziyaretinin ardından merdivenle tekrar birinci kata geliyoruz. Sistina Şapeli’ne çok yaklaştık ancak görmemiz gereken bir yer daha var: Borgia Daireleri. Borgia Daireleri, erken Rönesans ustası Pinturicchio tarafından duvar resimleri boyanan Papa Alexander VI’nin ya da bildiğimiz adıyla Borgia’nın özel odalarıdır.
Savaş planlarını, hanedanların evliliklerini ve hatta cinayetlere sahne olduğu söylenen odalar mobilyalarından yoksun olabilir, ancak odaların tavan ve duvarlarındaki sanat zamanın zenginliğini ve gücünü tasvir eder. Buradaki odalar Vatikan’da 386 yıl boyunca gizlenmiştir ve de Borgia papalarının özel daireleri için Alexander VI’nın isteğiyle yapılan freskler de siyah boya ile kapatılmıştır.
İpucu: Eğer Borgia dizisini izlediyseniz burayı ziyaretiniz daha keyifli olacaktır.
Rodrigo Borgia (1431-1503 ölüm) İspanya’da Valencia’da dünyaya gelmiştir. Borgia’nın kardinal olarak görev yaparken dört çocuğu olur. Erkek çocukları Giovanni, Cesare, Gioffre; kız çocuğu ise Lucrezia’dır. Borgia’nın söylentilere göre gayrimeşru ilişkileri de hesaba katıldığında 12 çocuğu olmuştur.
1492 yılında papanın ölümünün ardından Rodrigo Borgia, kardinallerin oyunu çeşitli vaatlerle (kimi kardinaller için zenginlik kimileri için makam) satın alarak verdiği rüşvetlerle papalık tahtına oturmayı başarmıştır.
Borgia’nın Papalığı sırasında da gayrimeşru bir ilişkiden bir kızı olduğu bilinmektedir. Papa olduktan sonra aşırı harcamalar, lüks, şehvet düşkünlüğü ve adam kayırmalarla gündeme gelmiştir. Papalığı süresince aile üyelerini güçlendirmiştir. Örneğin, Papa olur olmaz oğullarından Giovanni’yi Papalık Ordusu’na başkomutan olarak atamış, 7 yaşından beri kilise görevlerinde bulunan diğer oğlu Cesare’yi ise henüz 18 yaşında kardinal yapılarak, ileride papa olmasının yolları açılmıştır. Borgia’nın oğlu Cesare Machiavelli tarafından yazılan “Prens” adlı esere ilham kaynağı olmuştur.
Cesare’nin 1501 yılında babası Borgia ve kardeşinin izleyici olduğu bir ortamda “Kestane Partisi” olarak adlandırılan partiyi hayat kadınlarıyla birlikte düzenlendiği dönemin kaynaklarında yazılıdır. Cesare daha sonra frengi hastalığına yakalanacaktır.
Papa Borgia, İtalya ve İspanya’daki güçlü asil ailelerle bağ kurabilmek için kızı vasıtasıyla evlilik bağını kullanmaya gayret göstermiştir. Milan şehrindeki Sforza ailesi ile iş birliği için kızı Lucrezia’yı, Giovanni Sforza ile evlendirmiş, Sforza’ların gücünün azalmasından sonra boşanmasını sağlamıştır.
Borgia’nın asıl amacının Papalıktan bağımsız olarak İtalya’da bir hanedanlık kurmak olduğu söylenmektedir. Borgia Papa VI. Alexander gücünün zirvesindeyken, 1503 yılında Roma’da bir yemek sonrasında (muhtemelen) zehirlenerek hayatını kaybetmiştir. Cesedini tabuta yerleştirenlerin onu yumruklayarak koyduğu söylenir.
Babasının ölümünden sonra oğlu Cesare’nin desteklediği yeni seçilen Papa 1 ay sonra ölmüş, ardından gelen Papa Julius Cesare ile başta anlaşmış; ancak sonra hapse attırmış ve Cesare de ölmüştür.
Borgia Daireleri’nin ziyaret edebileceğiniz odaları aşağıdaki gibi olup; odalarda 1973 yılından beri Modern Dini Sanat Koleksiyonu’na ilişkin eserler sergilenmektedir.
Sibyllerin Odası
Bu oda papanın özel odası değildir ancak halka açık yapılan görüşmeler ve diğer toplantılar bu odada düzenlenmiştir. Bu odada Papa’nın kızı Lucezia’nın ikinci kocası Aragonlu Alfonso’nun cinayete kurban gittiği iddia edilir. Odanın duvarları zengin fresk süslemeleri ile donatılmış olup, tavan süslemeleri görülmeye değerdir.
Azizlerin Odası
Azizlerin hayatları duvarlara işlenmiştir. Yedi azizin figürleri duvarlarda resmedilmiştir. Bu odada sizi bir sürpriz bekliyor: Cem Sultan. Odadaki “St Catherine Anlaşmazlığı” adlı freskte Cem Sultan sarığı ile Papa’nın kızı Lucrezia Borgia ve İmparator Maximian’ın arasında durmaktadır.
Cem Sultan Bayezid’e isyan ettikten sonra başarısız olmuş Roma’ya gitmiştir. Roma’da hristiyan olması istenmiş kabul etmemiş, yeni bir haçlı seferi için kullanılmak istenmiş ancak mümkün olmamıştır. Papalık, Osmanlı’nın batıya karşı düzenlemeye çalıştığı askeri harekatlarda Cem Sultan’ı karşı bir unsur olarak öne sürmüştür. Ayrıca Papalık, esir Cem Sultan sayesinde Bayezid’den yüklü miktarda fidye almıştır. Hatta bu alınan fidyelerin Sistina Şapeli’nin inşaasında kaynak olarak kullanıldığı söylenir. Ne ilginç!
1494 yılında Fransız Kralı Charles Napoli’yi işgal edip, Türklere karşı bir haçlı seferi ilan ettiğini duyurmuştur. Ayrıca Charles Papa Borgia’dan Cem Sultan’ı kendisine vermesini istemiştir. Borgia Cem Sultan’ı Charles’a vermiş ancak Cem Sultan kısa süre içerisinde ölmüştür. Cem Sultan’ın onu Papa’ya vermek istemeyen Borgia tarafından zehirlendiği söylentiler arasındadır. Borgia’nın zehirleme vakalarını düşündüğümüzde çok uzak bir ihtimal değil doğrusu.
Liberal Sanat Odası
Bu odanın Borgia’nın kişisel çalışma odası & kütüphanesi olduğu düşünülmektedir. Astronomi, müzik, matematik, geometri, retorik, diyalektik gibi bilimler duvarlara işlenmiştir. Sanatlara ve bilimlere dair figürler önemlerine işaret etmek için tahtta resmedilmişlerdir.
Gizemler Odası
Bu odada sizi bekleyen çok güzel bir duvar resmi vardır. İncelemeden geçmeyin: Ressurection – yani diriliş. Eser İsa’nın ölümünden sonra dirilişi konu almaktadır.
Eserde solda diz çökmüş figür Papa Borgia Alexandar’dır. 2013 yılında yapılan restorasyonda tabutun üstünde ve İsa’ya bakan kırmızı cüppeli ve uzun saçlı adamın başının sol tarafında dans eden tüylü başlıklar taşıyan çıplak erkek figürleri keşfedildi. Eserin bitirilme tarihi 1494’tür. Yani Amerika’nın keşfinden 2 yıl sonrası. Keşfedilen tasvirler, Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb’un Doğu Asya olduğuna inandığı sahillerde Avrupalı kaşifler için dans eden kendilerini siyah ve kırmızıya boyamış çıplak erkekler tarafından karşılandığına dair ifadesiyle de oldukça tutarlıdır. İspanyol Papa’nın o dönemde İspanya ile arası çok iyiydi ve keşif gelişmelerini yakından takip ediyordu.
Evet arkadaşlar Borgia Daireleri’ni de tamamladık sıra Sistina Şapeli’nde.
Sistina Şapeli
Sistina Şapeli (Cappella Sistina – Sistin ve Sistine Şapeli olarak da adlandırılır) ve bünyesindeki Michelangelo’nun freskleri bugün Roma’nın ve de dünyanın en çok ziyaret çeken yerlerinden birisidir. Bahsetmemiz gereken detayların uzunluğu nedeniyle Vatikan Müzeleri ziyaretinizin bir parçası olan Sistina Şapeli’ni ayrı bir yazıda ele aldık (tıklayınız) Yaklaşık 4.500 kelimelik bu incelememizde Sistina Şapeli ile ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz.
Bu bölümde sadece Sistina Şapeli ile ilgili detaylardan uzak bir değerlendirme yapmakla yetineceğiz.
İsmini Papa 4’üncü Sixtus’tan alan şapel 1483 yılında kullanıma açılmıştır. Kudüs’teki Süleyman Tapınağı’nı model alınarak yapılan şapel, görkemli fresklerine karşın 40 metre uzunluğu ve 20 metre yüksekliği ile küçük sayılabilir.
Sistina Şapeli’nin, bir şapel olmaktan çok asıl kullanım maksadı “Konklave – Conclave” olarak adlandırılan Kardinaller Meclisi’nin Papa Seçimi için toplanmasına ev sahipliği yapmaktır.
Burada 1492 yılında seçilen ilk papa bir önceki bölümde dairelerine değindimiz Papa Borgia’dır. Bir kardinalin Papa seçilmesi için oyların üçte ikisini alması şarttır. Sistina Şapeli’nde kullanılan oylar şapelin içine yerleştirilmiş özel bir ocakta yakılmaktadır. Şapelin içinde oylamadan sonra oylar yakılır.
Şapelin bacasından çıkan duman siyahsa, henüz Papa’nın seçilmediğine işaret eder. Ancak duman beyaz ise bu yeni papanın seçildiği anlamına gelir. (beyaz renk – siyah renk kullanılan özel yakıtlarla verilmektedir.) Yeni Papa seçildikten sonra Son Yargı freskinin sol altındaki kapıdan Gözyaşı Odası’na girer. Seçimin ardından duyuruyu yapmakla görevlendirilmiş kardinal Aziz Petrus Bazilikası’nın balkonundan yeni Papa’yı “Annuntio vobis gaudium magnum: Habemus Papam” (latince – Size çok güzel bir haber veriyorum: bir papamız var) diyerek duyurur. Son olarak da yeni seçilen Papa kendisini bekleyen kalabalığa kısa bir konuşma yapar.
Sistina Şapeli’nin duvarları 3 kat & bölümden oluşmaktadır. En alt kat perde freskleri ile süslenmiştir. Orta katta dönemin ünlü ressamlarınca yapılan ve Hz. İsa ile Hz. Musa’nın hayatını konu alan freskler yer almaktadır. Bu fresklerin üstünde ise Sistina Şapeli yapılana kadar Papalık görevini yürütmüş olan Papaların freskleri yer almaktadır. Şapelin tavanı yapıldıktan sonra gökyüzünü temsilen maviye boyanmış; üstü yıldızlarla donatılmıştır.
Sanata düşkünlüğü ile bilinen ve de Vatikan Müzeleri’nin kurucusu sayılan Papa 2’inci Julius, aslında bir heykeltraş olan Michelangelo’yu pek istememesine rağmen Sistina Şapeli’ni boyaması için ikna etmiştir. Papa Julius Michelangelo’dan tavana on iki havariyi resmetmesini istemişse de Michelangelo İncil’den sahneler resmetme konusunda Papa’yı ikna etmiş; cennet bahçesi, yerin ve suyun ayrılması, ayın ve güneşin ayrılması, cennetten çıkarılma, Adem ile Havva ve Büyük Tufan sahneleri resmedilmiştir.
Michelangelo, 1508-1512 yılları arasında tavan süslemelerini ve freskleri, 1536-1541 yılları arasında ise meşhur “Son Yargı” freskini tek başına boyamıştır. Yıllarca tek başına çalışmıştır. Geceleri dahi başına mumların bulunduğu bir aparat takarak çalıştığı söylenir. Michelangelo, Sistina Şapeli’ndeki çalışmasını bitirdikten sonra çalışmasından kaynaklı olarak çok uzun yıllar boyun ve sırt ağrıları yaşamış, sağlığı bozulmuştur.
Söylenti odur ki Papa dahi freskleri görememiştir. Papa Julius vazgeçmeyerek ısrarlarını sürdürmüş, Michelangelo en sonunda bir kez bakması için izin vermiş ve hayran kalmıştır. Michelangelo, 36 yaşında Sistina Şapeli’nin tavanını bitirmiş ancak, Son Yargı eserini boyamak için 61 yaşında tekrar Sistina Şapeli’ne çağrılmıştır.
Sistina Şapeli’nde yer alan bir çok fresk zamanla bakımsızlık nedeniyle yıpranmış ve orjinal renklerini kaybetmiştir. Şapel 1980-1994 tekrar restore edilmiş, Milenyum’da yani 2000 yılında tekrar açılmıştır. Bu restorasyonlar neticesinde yüzlerce yıldır kaybolmuş renkler ve figürler tekrar ortaya çıkmıştır.
Buraya girerken Vatikan kıyafet kuralları oldukça katı bir biçimde uygulanmaktadır. Dikkat etmenizi öneriyoruz. Ayrıca görevlilerin sert davranışları ile karşılaşmamak için fotoğraf çekmeye çalışmamanızı öneririz. Sistina Şapeli’ni ziyaret etmeden Vatikan Müzeleri’nden çıkamazsınız, bu nedenle sadece müze kalabalığını takip edin ve kaçırmayın.
Pinacoteca ( Vatikan Resim Galerisi)
Farklı gezi planlarında Pinacoteca olarak adlandırılan Vatikan Resim Galerisi ilk ziyaret edilen müze olmaktadır. Vatikan Müzeleri’nin doğrusal gezi planı göz önünde bulundurulduğunda burayı ilk ya da en son ziyaret etmeniz uygun olacaktır.
Vatikan Resim Galerisi 200 yıllıktır. Dini bir koleksiyondur. Koleksiyon, Papa Pius’un İtalya’nın dört bir yanından derlediği eserleri burada toplamasıyla başlamıştır. Napolyon’un işgali sırasında eserler çalınarak Louvre Müzesi’ne taşınmış; sonra geri alınmıştır.
200 yıllık koleksiyonda 460 eser bulunmaktadır. 1932 yılında yeni binası yapılan koleksiyon 1100-1900 yılları arasında Katolik resim sanatının gelişimini sergilemektedir.
Vatikan Pinacoteca; Raphael, Fra Angelico, Caravaggio, Veronese, Leonardo Da Vinci gibi ustaların mükemmel eserlerini içermektedir. Çoğu insan müzelerin daha yeni bir bölümünde olduğu ve de Vatikan Müzeleri’nin doğrusal hattının dışında olduğundan Vatikan Resim Galerisi’ne hiç uğramadan ziyaretini sonlandırıyor.
Müze ziyaretinizin sonunda aşırı yorulmuş ve dikkatinizi kaybetmiş olabilirsiniz ancak bu muhteşem resim galerisinde en azından Rönesans ustalarının eserlerini görmenizi tavsiye ediyoruz.
Eserler kronolojik bir şekilde çeşitli okullara & konulara göre tasnif edilerek düzenlenmiş olarak 18 odada sergilenmektedir. 18 odayı çok detaylı gezme olanağınız olmayacağını düşünerek Vatikan Resim Galerisi’nden 5 odayı mutlaka görmenizi öneririz.
3’üncü Oda
Bu odada Fra Angelico’nun erken Rönesans’ın başyapıtlarından sayılan duvar freskleri bulunmaktadır.
4’üncü Oda
Roma’daki S.S Apostoli kilisesinde yer alan ve 1480 yılında Melozzo da Forlì tarafından boyanan freskler 1711 yılında yıkılmış ve Vatikan’a getirilmiştir. Fresklerin renkleri ve figürler büyüleyicidir. Fresklerde havariler, İsa ve müzisyen şeklinde tasvir edilen melekler bulunmaktadır.
8’inci Oda – Raphael
Mutlaka uğramanız gereken bu oda Raphael’e ayrılan odadır. Bu odada yüksek Rönesans döneminin ustası olan Raphael’in 5 eseri ve bir kaç duvar halısı yer almaktadır. Duvar halıları Sistina Şapeli’nde yeni papa seçilirken kullanılmıştır. Odada yer alan eserleri dikkatle incelemenizi öneririz. Perugia’daki Oddi Şapeli’nin altar bölümü için Raphael’in yaptığı Meryem’in Taçlandırılması eseri büyüleyicidir. Eser vücudu bozulmadan yeryüzünden cennete yükselen Meryem’i anlatmaktadır. İsa müzisyen meleklerle çevrilidir ve Meryem’e taç giydirmektedir. Napolyon’un İtalya’yı işgal etmesi sırasında Perugia’dan çalınmış, geri alındığında ise Papa Vatikan’a yerleştirmeyi tercih etmiştir.
Yukarıda görseline yer verdiğimiz ve de Oddi Şapeli’nin altar bölümünün bir parçası olan “Müjde” eserinde Raphael, Cebrail (Gabriel) tarafından Meryem’e İsa’nın doğacağı müjdesini vermesi resmedilmiştir. Sol üst kemerde gökyüzünde Tanrı resmedilmiştir. Sağ kemerde ise bir güvercin figürü yer almaktadır. Resmin bakış açısı izleyicilere üç boyutlu bir görünüm izlenimini vermektedir.
Erken yaşta hayata veda eden Raphael’in hayattaki son eseri olan “The Transfiguration – Başkalaşım” adlı eseri de bu odada yer almaktadır. Mutlaka görmeniz gereken bu eseri şimdi detaylı olarak inceleyelim.
Raphael’in Başkalaşım Eseri
“Başkalaşım” eseri Raphael’in hayattayken yaptığı son eseridir. Eser Raphael’in 37 yaşında ölümü nedeniyle tamamen bitmemiş yardımcısı Giulio Romano tarafından son bölümleri tamamlanmıştır.
Raphael’in sanatının doruk noktası olarak kabul edilen Eserdeki renkler Raphael’in kullandığı Rönesans Renk Paleti’nin bir örneği kabul edilir.
Eserin alt ve üst bölümünde İncil’de yer alan birbirinden farklı konular işlenmiştir. İsa’nın başkalaşımı İncil’de işlenen bir olayıdır. İncil’de yazanlara göre Mesih 3 havarisi ile çıktığı Tabor Dağı’nda Musa (elinde on emir tabletleri olan solda) ve İlyas (sağ tarafta elinde kitap olan) peygamberler ile karşılaşır. İsa’nın peygamberlerle karşılaşmasının ardından; Tanrı İncil’e göre, “Oğlum budur, O’ndan hoşnudum. O’nu dinleyin” şeklinde seslenmiştir. Havarilerin gözlerinin önünde İsa’nın görünümü değişmiş, yüzü ve giysileri güneş gibi parlayarak bembeyaz olmuştur. Eserde havariler yoğun ışıktan gözlerini kapatmış bir şekilde dağın üstünde resmedilmiştir.
Eserin karanlık olan alt bölümünde ise içine şeytan giren bir çocuğu iyileştirmeye çalışan ancak başaramayan havariler resmedilmiştir. Çocuk ve babasının yüz ifadesi dehşeti yansıtır. Herkes İsa’nın dönüşünü beklemektedir. Hiç kimse doğrudan İsa’ya bakmamaktadır. Sadece bir havari eliyle dağın zirvesini işaret etmektedir.
Raphael’in adının anlamı nedeniyle bu iki sahneyi birleştirdiği söylenmektedir. Raphael adı İbranice’de ‘Tanrı iyileştirir’ anlamına gelir. Bu, alt bölümde İsa’nın öğrencilerinin çocuğu iyileştiremeyeceğini, ama, Tanrı’nın gücü ile İsa’nın onu iyileştirebileceği sahnesine bir açıklamadır.
Ardıllarını yüzyıllardır etkileyen bu eser Raphael öldükten sonra cenazesi ile birlikte taşınmış ve bir süre Pantheon’daki mezarının üstünde yer almıştır.
9’uncu Oda – Da Vinci
Bugün dünyada sadece 15 Da Vinci eseri olduğunu düşündüğümüzde burada yer alan Da Vinci’nin “Vahşi Doğada Aziz Jerome” adlı eseri Vatikan Resim Galerisi’ne büyük bir değer katmaktadır. Eser Da Vinci tarafından bitirilememiştir. Resim, İncil’i Latince’ye çeviren Aziz Jerome’u, hayatının sonunda vahşi doğada bir keşiş olarak tasvir etmektedir.
Bu eser Leonardo’nun anatomik bilgisini ne kadar iyi olduğunu göstermektedir. Aziz’in kasları ve kemikleri, yanak ve boyun kasları doğru bir şekilde çizilmiştir. Yaşlı aziz, neredeyse dişsizdir ve de gerdiği sağ elinde, sanki göğsüne cezai bir darbe vermek üzere bir taş tutmaktadır. Ayağının ucundaki aslanın beden dili gündeliktir ve evcil hayvanınkine benzer. Efsaneye göre, aziz aslanın pençelerindeki dikeni çıkarmış ve arkadaş olmuşlardır.
Eserin üzerinde Da Vinci’nin parmak izlerine rastlanılmış olup, uzmanlar bunun gökyüzünde ve resmin manzarasında yumuşak odak efekti yaratmak amacıyla eserin arka fonundaki manzarasının elle boyanmasından kaynaklı olduğu görüşündedir. 1480 tarihli bu eseri Leonardo da Vinci ölünceye kadar eseri yanında taşımıştır. Ahşap panel üzerine yapılan eser parçalanmış, daha sonra keşfedilerek parçalar tekrar birleştirilmiştir.
Ayrıca bu odada İsa’nın Son Akşam Yemeği eserinin 1500’lerde muhtemelen Da Vinci hayattayken halıya yapılan bir kopyası bulunmaktadır. Çok güzel olan bu halıyı kaçırmamanızı öneririz. Bu halı 1532 yılında Fransız Kralı tarafından Papa Medici’ye bağışlanmıştır.
10’uncu Oda
Bu odada Veronese’nin “Azize Helena’nın Vizyonu” adlı eser Vatikan Resim Galerisi’nde mutlaka görmeniz gereken eserlerden biridir.
12’inci Oda
Bu odada Caravaggio’nun Mesih’in Haçtan İndirilişi adlı başyapıtı yer almaktadır. Bu eseri Caravaggio karanlığa spot ışık tutulmuş gibi resmetmiştir. Eserde hiçbir arka plan ya da manzara yoktur. Esere hakim olan karanlık stilden ışığa geçiş çok keskindir. Bu sayede eserde İsa’ya odaklanmamız sağlanmaktadır.
İsa’nın omuzlarını taşıyan figürün eli İsa’nın yarasına girmiştir. Caravaggio İsa’nın ölüsünün ağırlığını dahi eserinde ifade edebilmiştir. Detaylar oldukça gerçekçidir ve İsa sıradan bir insan olarak resmedilmiştir.
Gregoryen Profane Müzesi
Papa Gregory XVI (1831-1846) tarafından kurulan Gregoryen Müzeleri, dini olmayan eserlerin sergilenmesi için Profane Müzesi’ni içermektedir. Profane kelimesi pagan anlamındadır.
Pio Christian Müzesi ile birlikte 1960’lı yıllarda yapılan yeni binaya taşınan müze çıkışa yakın bir konumdadır. Müze koleksiyonunda antik Yunan heykelleri, orijinal Yunan heykellerinin Roma kopyaları ve imparatorluk dönemlerinden orijinal Roma heykelleri ile birlikte heykeller, kabartmalar, mezar anıtları ve lahitler sizi beklemektedir.
Bu bölümde görmeniz gereken eserler: 2’inci bölümde Atina’daki Akropolis’de bulunan heykel parçaları dikkate değerdir. Ayrıca bu bölümde yer alan Poseidon heykeli de çok güzeldir. 3’üncü bölümde yer alan tiyatro maskeleri ve natürel süslemeler içeren zemin mozaiği görülmeye değerdir. Yedinci bölümde yer alan Tiberius heykeli, 16’ıncı bölümde yer alan Efes Artemis Heykeli görülmeye değerdir. Ayrıca Roma’daki Caracalla Hamamlarında bulunan dev boyuttaki atlet mozaiği, mozaiğin adını taşıyan bölümde sergilenmektedir.
Pio Cristiano Müzesi
Burada gösterilen nesnelerin çoğu Roma mezarları ve Roma’nın ilk Hıristiyan kiliselerinden gelmektedir. Pio Cristiano Müzesi esasen M.S.2-6’ıncı yüzyıllar arasındaki eserleri içeren bir erken hristiyan koleksiyonudur. Bu bölümde mutlaka görmeniz gereken birkaç eserin görsellerine yer verdikten sonra Vatikan Müzesi bölümleri kısmını sonlandıracağız.
Pio-Cristiano Müzesi’nde yer alan erken dönem hristiyan lahitleri süslemeleri ile oldukça etkileyicidir:
Aşağıda görseline yer verdiğimiz ve antik dönemde ünlü bir figür olan iyi çoban hristiyanlığın kabulünden sonra hristiyan kültürüne adapte olmuştur. Pio-Cristiano Müzesi’nde yer alan ve İsa’nın en erken tasvirlerinden biri sayılan (M.S.300) İyi Çoban heykeli Roma’da hristiyan yeraltı mezarlarında bulunarak kusursuz bir şekilde günümüze ulaşmıştır. Uzmanlara göre bu heykelde tasvir edilen İsa’nın yüzü Tanrı Apollo’nun yüzü olarak tasvir edilmiştir.
Evet değerli arkadaşlar Vatikan Müzesi bölümlerini genel olarak bitirdik, son olarak müze çıkışında geçmek zorunda olduğunuz dünyaca ünlü Spiral Merdivenler’e (diğer adıyla Bramente Merdivenleri) değinerek bu bölümü sonlandıralım. Vatikan Bahçeleri’ni, Aziz Petrus Bazilikası’nı ve Sistina Şapeli’ni farklı yazılarda değerlendireceğiz.
Bu merdivenler 1932 yılında Giuseppe Momo tarafından tasarlanmıştır. Pio-Clementino Müzesi’nden giriş yapılabilen Bramente Merdivenleri model alınarak yapılmıştır. (orjinal merdivenlere sadece özel turlarla giriş yapılabilmektedir.)
Merdivenler DNA sarmalına çok benzer. Çift sarmal şeklindedir, iç içe geçmiş iki spiralden oluşur; biri aşağı iner diğeri yukarı gider. İnen ve çıkanlar birbirleriyle karşılaşmaz. Bu rampa Vatikan’da en çok fotoğrafı çekilen yerlerden birisidir ve siz de harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Görülmesi Gereken Eserler
Her müze gbi Vatikan Müzesi’nde de görmenden ayrılmamanız gereken mutlaka görülmesi gereken eserler vardır. Bu eserlere, isimlerine ve hikayelerine bölümlerin içerisinde değindik. Ancak bir kez daha derli – toplu olarak belirtmek gerekirse Vatikan Müzesi’nde görülmesi gereken eserler şunlardır:
- Cortilla della Pigna ve Küre içinde Küre heykeli,
- Augustus from Prima Porta – Braccio Nuovo kanadında,
- Nil Tanrısı Heykeli – Braccio Nuovo kanadında,
- Helena ve Konstantina’nın Lahitleri – Pio Clementino Müzesi’nde Yunan Haçı Odası’nda,
- Yuvarlak Oda – Pio Clementino Müzesi,
- Laokoon heykel grubu – Pio Clementino Müzesi, Sekizgen Avlu’da,
- Galip Perseus – Sekizgen Avlu’da,
- Apollo Belvedere – Sekizgen Avlu’da,
- Haritalar Galerisi,
- Atina Okulu eseri – Raphael Odaları’nda,
- Borgida Daireleri’ndeki Cem Sultan Freski,
- Sistina Şapeli ve freskleri,
- Başkalaşım eseri – Michelangelo, Pinocoteca’da,
- Aziz Jerome tablosu, Da Vinci, Pinocoteca’da,
- Vatikan’ın Spiral Merdivenleri.
Vatikan Müzesi Bileti ve Giriş Ücreti
Vatikan Müzesi günde ortalama 26.000 kişinin ziyaret ettiği, dünyanın en çok ziyaretçi alan müzelerden birisidir. Vatikan Müzesi giriş ücreti 2023 yılı için 27 Euro’dur. Vatikan Müzesi Giriş Bileti seçeneklerini ve Vatikan Turlarını sizin için derledik. Bu derlemede sizlere dünya çapında güvenilir olan iki web sayfası önerdik.
1 (a)– Vatikan Müzesi Giriş Bileti (Tıklayınız-1) ya da (Tıklayınız-2): Bu en temel Vatikan Müzeleri giriş biletidir. En önemli özelliği online bilet olmasıdır. Sıra beklemezsiniz, temassız bir şekilde mail adresinize gelen barkodu okutarak Vatikan’a giriş yapabilirsiniz. Sadece güvenlik kontrolünden geçeceksiniz. Kapsamı Bahçeler hariç tüm Vatikan şehridir. Yani bu biletle Vatikan Müzesi’ne ve Sistina Şapeli’ne erişim sağlayabilirsiniz. Aziz Petrus Bazilikası’nı da müze kompleksini ziyaret ettikten sonra ziyaret edebilirsiniz ancak yoğunluk nedeniyle buraya girememe ihtimaliniz söz konusu olabilir.
Aziz Petrus Bazilikası ziyaretinizi garanti altına almak için Aziz Petrus Bazilikası öncelikli erişim biletini alabilirsiniz (Tıklayınız). Bu bilete sesli rehber dahildir (ancak diller arasında maalesef Türkçe bulunmamaktadır.)
Ayrıca Aziz Petrus Bazilikası’nın kubbesine çıkmak isterseniz bu da bilete tabiidir. Dilerseniz hristiyanlığın bu en önemli mabedinin kubbesine çıkabilirsiniz (Tıklayınız)
1 (b) – Vatikan Müzesi Son Dakika Bileti (Tıklayınız): Vatikan Müzeleri dünyanın en kalabalık noktalarından biri. Özellikle yüksek turizm sezonunda bazen günler öncesinden dahi Vatikan bileti bulmak imkansız olabiliyor. Roma’yı ziyaret edenler için burası bir zorunluluk olduğundan, online bilet rezervasyonunu son dakikaya bırakanlar için böyle bir seçenek var.
Bilet bulamamanız halinde; fiyatı normal Vatikan Müze biletine nazaran 10 Euro daha yüksek olan bu bileti kontrol etmenizde fayda var.
2- Vatikan Müzesi Turu (Tıklayınız): Eğer İngilizce – Almanca ya da Fransızca yabancı diliniz varsa bir Vatikan Müzesi turuna katılarak profesyonel bir rehber eşliğinde müzeleri keşfedebilirsiniz. Bu turda rezervasyonunuz sonrasında belirtilen noktada ve saatte bulunuyorsunuz rehberiniz sizin de içinizde olduğunuz grubun Vatikan Müzeleri’ne girişini sağlıyor.
Eğer bir tura katılmadan müzeleri ziyaret edecekseniz mümkün olduğunca araştırma yaparak giriş yapmanızı öneriyoruz. Web sayfamızdaki bu yazı sizlere bir rehber niteliğindedir. Eğer gezi esnasında faydalanırsanız bize olumlu ya da olumsuz dönüşlerinizi bekliyoruz.
3- Vatikan Müzesi Erken Giriş Bileti (Tıklayınız): Bu Vatikan Müzesi bileti ile Vatikan’a giriş başlamadan 30 dakika – 1 saat önce giriş yapabiliyorsunuz. Bu sayede yoğun kalabalıklar ve diğer tur operatörleri gelmeden daha sakin ve daha rahat bir geziye başlamış oluyorsunuz. Vatikan Erken giriş bileti 1 gün geçerlidir. Dilerseniz müzeler açılmadan giriş yapıp bütün günü içerde geçirebilirsiniz.
4- Vatikan Müzesi’ne Gece Girin (Tıklayınız): Gündüz biletinin gece versiyonu gibi gelebilir anca bu Vatikan bileti en sakin olanı. Vatikan’a gece giriş sadece Cuma günleri mümkün. Müzeler kapandıktan sonra saat 20:00’da başlayan rehberli tur ile Vatikan’ı geziyorsunuz (rehber dili İngilizcedir). Rehberiniz 3 saat boyunca sizi gezdiriyor.
Haritalar Galerisi, Sistina Şapeli ya da Raphael Odaları.. Gece ziyareti harika bir deneyim olabilir. Gece ziyareti sayesinde bir çok fotoğraf çekebilir ve de daha uzun inceleme şansınız olabilir. Ortalama olarak Vatikan bilet fiyatının 3 katı olan bu tur eğer bütçeniz uygunsa denenebilir.
5- Vatikan Müzesi ve Antik Roma Kombine Turu (Tıklayınız-1) ya da (Tıklayınız-2): Eğer yabancı diliniz uygunsa tüm gün süren bir Antik Roma ve Vatikan Turu’na katılabilirsiniz. Antik Roma turları genellikle Kolezyum, Roma Forumu, Palatine Tepesi’ni kapsıyor ve sabah gerçekleşiyor ardından da Vatikan Müzesi’ne giriş sağlayarak devam ediyorsunuz.
Vatikan Müzesi Çalışma Saatleri
Yazımızın sonunda yer alan ziyaret tavsiyeleri bölümümüzde de önerdiğimiz gibi Vatikan gezinize mümkün olduğunda erken başlamanızı öneriyoruz. Bu önerimizin haricinde Vatikan Müzesi çalışma saatleri aşağıdaki gibidir:
- Pazartesi-Cumartesi: 09:00 sabah – 18:00 akşam (son giriş öğlen sonra 4’te yapılabilmektedir)
- Her ayın son Pazar günü girişler ücretsizdir (ancak Koronavirüs nedeniyle bu uygulama geçici olarak kaldırılmıştır)
- Gece Ziyareti: 19:00 – 23:00 (son giriş 21:00’dır), Vatikan Müzesi gece ziyareti sadece Cuma akşamları ve Nisan-Ekim ayları arasında mümkün olup; tur eşliğinde yapılmaktadır.
Aziz Petrus Bazilikası Çalışma Saatleri aşağıdaki gibidir:
- Nisan-Eylül ayları arasında sabah 7’den akşam 7’ye kadar
- Ekim’den Mart’a kadar sabah 7’den akşam 6’ya kadar açıktır.
Vatikan Müzesi’nin Kapalı Olduğu Günler:
Vatikan Müzesi, pazar günleri (her ayın son pazar günü hariç) ve bazı dini bayramlarda kapalıdır. Bu günler aşağıdaki gibidir:
- 1 Ocak: Vatikan Müzesi Yılbaşı gününde kapalıdır.
- 6 Ocak: Akil Adamların Hayranlığı günü .
- 11 Şubat: Vatikan Devleti’nin kuruluş günü olması nedeniyle müzeler kapalıdır.
- 19 Mart: Aziz Joseph Günü.
- Paskalya Pazartesi: Vatikan Müzeleri, Paskalya’da kapalıdır. Her yıl Paskalya günü değişklik göstermekte olup, kontrol etmelisiniz.
- 1 Mayıs: İşçi Bayramı’nda Vatikan Müzesi kapalıdır.
- 29 Haziran : Aziz Petrus ve Aziz Paul günüdür.
- 14-15 Ağustos: Hz. Meryem’in cennete yükseldiğine inanılan gün.
- 8 Eylül: Hz. Meryem’in doğumu.
- 1 Kasım: Azizler günü.
- 8 Aralık: Günahsız Gebelik Bayramı nedeniyle kapalıdır.
- 25 ve 26 Aralık: Vatikan Müzeleri Noel’de kapalıdır. Ayrıca 26 Aralık Aziz Stephen günü nedeniyle kapalıdır. Ancak etkinlikler için Vatikan bilet sorgulaması yapmanızda fayda var.
Vatikan Müzesi’ne Ulaşım
Vatikan Müzesi’ne ulaşım için 3 farklı seçeneğiniz vardır. Metro seçeneği, otobüs ile ulaşım seçeneği tramvay ya da yürüyerek ulaşım. En ucuz ve kolay seçenek metrodur.
Vatikan’a Metro ile Ulaşım
Vatikan bölgesine ulaşmak için metroda A hattını kullanmanız gerekmektedir. Anagnina durağında başlayıp Battistini durağında biten A hattında toplam 27 durak vardır. Vatikan’a en yakın metro istasyonu Ottaviano’dur. Bu durak ile Vatikan Müzesi girişi arası yürüme mesafesiyle yaklaşık 6 dakikadır.
Alternatif olarak Cipro metro istasyonunda inerseniz yaklaşık 8 dakikalık bir yürüyüşten sonra Vatikan Müzeleri girişine ulaşabilirsiniz. Eğer toplu ulaşım için Roma Pass ya da benzeri bir kart kullanmıyorsanız, metro bilet-matiklerinden ya da gazete satan büfelerden metro bileti temin edebilirsiniz.
Vatikan’a Roma Termini istasyonundan metro ile geliyorsanız A hattına binip -6 durak geçerek- Ottaviano durağına ulaşabilirsiniz. Ulaşım ortalama olarak 15 dakika sürecektir.
Vatikan’a Otobüs ile Ulaşım
Vatikan’a giden bir çok otobüs hattı bulunmaktadır. Bu hatlar aşağıdaki gibidir:
- 40 no’lu otobüs hattı: Termini istasyonundan kalkan otobüs Piazza Venezia’da durmakta ve Piazza Pia’de hattı bitmektedir. Buradan Aziz Petrus Bazilikası’na 10 dakika süren bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz.
- 60 no’lu ve 62 no’lu otobüs hatları: Repubblica, İspanyol Merdivenleri’nden veya Piazza Venezia’dan binebilirsiniz.
- 64 no’lu otobüs hattı: Termini istasyonundan, Piazza Venezia’dan veya Argentina’dan binebilirsiniz.
- 81 no’lu otobüs hattı: İspanyol Merdivenleri’nden , Piazza Colonna’dan, Piazza Venezia’dan, Circus Maximus’dan veya Kolezyum’dan binebilirsiniz.
- 32, 982 no’lu otobüsler: Bu otobüsler Piazza del Risorgimento’da durmaktadır. Buradan kısa bir yürüyüşle Vatikan’a ulaşabilirsiniz.
- 492 ve 990 no’lu otobüsler: Bu otobüsler Via Leone IV ( Leone 4 caddesi)’nde durmaktadır. Buradan Vatikan’a gelebilirsiniz.
Vatikan’a Tramvay ile Ulaşım
Roma’da kesinlikle görmenizi tavsiye ettiğimiz Borghese Galerisi’nin bulunduğu Villa Borghese’den kalkan 19 numaralı tramvay Piazza del Risorgimento’da durmaktadır. Buradan kısa bir yürüyüşle Vatikan’a ulaşabilirsiniz.
Vatikan’a Yürüyerek Ulaşmak
Roma’nın tarihi merkezinin yürüyerek gezilebileceği kanaatindeyiz. Her ne kadar Vatikan Roma merkezine biraz uzak da kalsa bize göre yürünebilir. Yürüyüş mesafesi gezi planlamanıza ve bulunduğunuz yere göre farklılık gösterecektir. Örneğin, Navona Meydanı’ndan yani Roma’nın tam kalbinden 20 dakikada buraya yürüyerek gelebilirsiniz.
Kıyafet Kuralları ve Yasaklar
COVID-19 nedeniyle şu anda Vatikan Müzeleri’ne maskesiz giriş kabul edilmemektedir. Ateş ölçülmektedir ve kimsenin girişte beklemesine müsaade edilmemektedir.
Koronavirüs önlemleri haricinde, Vatikan Müzeleri ve Sistina Şapeli’ne girişte birtakım kıyafet kuralları uygulanmaktadır. Bu kuralları sağlamayan ziyaretçiler kabul edilmemektedir. Bu durum Vatikan kıyafet kodu olarak tanımlanmaktadır.
Kıyafet kuralları için bir genelleme yapılacak olursa Vatikan’a omuzlarınız ve dizleriniz açık giremezsiniz. Örneğin askılı bir elbise giyiyorsanız omuzlarınız açık kalacaktır ve bu muhtemelen içeri girememenize neden olacaktır. Ya da mini bir şort ya da diz kapağının üstünde bir şort giyiyorsanız bu gerekli kuralları sağlamayacaktır. Eğer havanın çok sıcak olduğu bir dönemde Vatikan’ı ziyaret ediyorsanız askılı elbisenizde omuzlarınızı bir şal ile örterek giriş sağlayabilirsiniz.
Vatikan Müzeleri’ne girişte kıyafet kontrolü yapılmakta olup; Aziz Petrus Bazilikası’nda bu kontrol çok daha sıkıdır. Bu kurallara ilave olarak Vatikan Müzesi’nde bazı nesneleri sokmak yasaktır.
Vatikan’da yasak nesneler şunlardır: Şemsiye, tripod, video-kamera, selfie çubuğu, valizler ve büyük çantalar, bıçaklar ve diğer metal objeler, alkollü içecekler ve diğer yiyecek-içecekler, mikrofonların sokulması yasaktır.
Bebek arabalarının Vatikan Müzesi’ne girişi serbest olup; fotoğraf çekmeye yalnızca flaşsız ve belirtilen yerlerde izin verilmektedir. Örneğin, Sistina Şapeli’nde kesinlikle fotoğraf çekilmesine müsaade edilmemektedir. (bu yasağa rağmen turistlerin ısrarla fotoğraf çektiklerini ve şapel görevlilerin sert bir şekilde uyardıklarını belirtmekte fayda var.) Cep telefonları Vatikan Müzesi’nde yasak olmayıp ziyaretçilerden telefonlarını sessiz tutmaları istenmektedir. Ayrıca Sistina Şapeli’nde cep telefonu kullanımı fotoğraf makinesine benzer olarak yasaktır.
Ziyaret Tavsiyeleri
- Vatikan Müzeleri’nin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda Vatikan gezinize mümkün olduğunca erken başlamanızı öneriyoruz.
- Vatikan Müzesi’ne en geç öğleden sonra 13 sularında giriş yaparak bir tam gününüzü ayırmanızı öneriyoruz. 1-2 saate sıkıştırılmış bir geziyi tercih etmemenizi öneriyoruz.
- Vatikan Müzeleri için ideal ziyaret günleri genellikle hafta ortasıdır. Pazar günü müze kapalı olduğundan Pazartesi yoğunluk nispeten fazladır. Salı günü, Çarşamba ve Perşembe günleri ideal günlerdir. Cuma ve Cumartesi günleri bu günlere göre haftasonu ziyaretçileri nedeniyle daha yoğundur.
- Girişte sunulan Vatikan Müzesi Haritası’nı alın. Bu haritayı aynı zamanda Seyahat Dosyaları bölümüne ekledik. Vatikan yazımız bir rehber niteliğindedir ve de Vatikan Müzesi planı ile uyumludur. Bu yazıyı aynı zamanda gezerken göz atmanız için de oluşturduk, favorilerinize ekleyerek rahatlıkla kullanabilirsiniz.
- Yazımızda Vatikan için kıyafet kurallarını belirttik, girmeden önce bu kuralları okumanızı ve riayet etmenizi öneriyoruz.
- Geziniz yorucu olacağından ve uzun süreceğinden doyurucu bir kahvaltı yapmanızı ve rahat ayakkabılar giymenizi tavsiye ederiz.
- Eğer sadece Sistina Şapeli’ni ziyaret etmeyi düşünüyorsanız; Vatikan Müzeleri’ne giriş yapmanız ve Sistina Şapeli’ne giden tek yönlü hattı izlemeniz gerekmektedir. Sistina Şapeli bileti ayrı satılmamaktadır, Vatikan giriş bileti ile buraya giriş yapabilirsiniz. Ayrıca, Aziz Petrus Bazilikası’ndan Sistina Şapeli’ne geçiş yapmanız mümkün değildir.
- Büyük sırt çantaları ve valiz niteliğindeki çantalar girişte alınmamaktadır. Getirmemenizi öneririz. Roma’nın bir çok noktasında bagajlarınızı ya da eşyalarınızı bırakabileceğiniz bagajcılar vardır. Buralara güvenle eşyalarınızı bırakabilirsiniz.
- Müzede tuvalet sıkıntısı- engelli tuvaleti sıkıntısı bulunmamaktadır. Ayrıca yemek yiyebileceğiniz & kahve içeceğiniz yerler mevcuttur. (örn. Cortilla della Pigna’daki kafe gibi)
- Vatikan’a bebek arabası kabul edilmektedir. Ancak ziyaret rotanızın (tüm bölümleri gezerseniz 7 km) oldukça uzun olduğunu ve rampalarda ya da inip çıkarken biraz zorluk yaşayabileceğinizi göz önünde bulundurun.
- Vatikan ayrı bir devlet olduğundan kendi posta servisi ve ofisi vardır. Dilerseniz burayı ziyaret edebilir, ailenize ve sevdiklerinize buradan kartpostal gönderebilirsiniz.
Bu yazımızda Vatikan Müzesi ile ilgili tarihçesinden bölümlerine görülmesi gereken eserlerden ulaşıma her şeye değindik. Bunlara ilave olarak Vatikan Müzesi online bilet nasıl alınır, Vatikan Müzesi giriş ücreti, Vatikan bileti gibi konularda önerilerde bulunduk. Oldukça uzun olan yazımızı okuduğunuz için teşekkür ederiz. Değerli katkılarınızı bekliyoruz.